^^ ИÍLGŰИ МAЯMAЯA ^^

05 Mart 2009



BAHAR İSYANCIDIR
Onat KUTLAR

Her yıl yeniden görününce ucu, güzün soluk kentinin, otururlar, iyice kurutulmuş çam tahtalarından günlerce rendeleyerek sağlam, geçmeleri sıkı bir tabut yaparlardı. Geçen mevsimlerin ölçüsünü koymak için. Yanık çimenlerden,akşamın beklendiği saatlerden, ozanların kırık dizelerine bulaşan sıkıntılardan,kireç, kuru yaprak, tüy ve gözyaşından başka bir şey olmayan ölü gövdesini bütün bir yılın. Ağustos'un son sıcaklarından etkilenmesin diye hemen gömerlerdi. Üstünde güz çayırları sararsın ve izi belli olmasın diye.Hiçbir zaman.

Nedense hep başka bir şey olacağını sanırdık.Çünkü yaz, önceden kestirilemeyen fırtınalar, ağır sıcakların öfkesini cızırtıyla söndüren zamansız yağmurlarla tedirgin, sinirli ve huzursuz geçerdi. Ama sonra biterdi hepsi. Bir içdeniz kadar sessiz ve durgun olurdu avlu, ülke ve yeryüzü. Bir süre öylece dururduk. Arkamızda uyuklayan bir göçer kabilesinin ya da deprem sonrasının karanlık çadırları. Önümüzde ufku bir mahkeme duvarı gibi kapatan "gelecek". Duvarın dibinde gittikçe kabaran kül yığınları görürdük. Esinti olmadığı için savrulmayan belli belirsiz bir tabaka.Zaman zaman geleceğin duvarına vurup yanan geçmiş kuşaklardan artakalan kül. Ve daha yenilerden.

Öylece dururduk, kaygılı, sabırsız. Yanmış çırakların yamalı gömleklerini giymiş korkuluklar , cansız kollarıyla bir krater gölünü gösterirlerdi. Orada, boğulmuş köy öğretmenleriyle dolu çırpıntısız, bulanık bir su olurdu. Kimsenin anlamadığı sözcükler duyardık. Kafesin açılmasını bekleyen çok yaşlı bir papağan sesiyle.

Böylece bir yıl daha geçerdi ve biraz daha egemen olurdu güz yasaları. Boyun eğmeyi biraz daha öğrenirdik. Öğrenirdi tenimiz günün renklerine uymayı. Ağzımızı kapadıkça kazandığımızı sezer gibi olurduk. Geleceğin yüksek duvarı önünden, arkasındakileri merak etmeksizin geçmeye alışırdık. Sabahı gazetelerin demir parmaklıkla örülü garip ve dar pencerelerinden karşılamayı öğrenirdik. Günün tanrılarına ekmeğimiz ve ihracat payımız için şükretmeyi. Yaşamın kolayca değişmeyeceğine inanmaya başlardık. Büyüklere sorgulu ve sessiz gözlere bakan çocukları, kadınları, yoksulları görmemeye çalışırdık. Gelen her güzle önümüzdeki duvar biraz daha yükselirdi. Zaman zaman aramızdan birileri çıkardı. Ozan, soytarı , bilge ya da çılgın. Yüreklerindeki ölü ozanın sesini bastıramaz ve "bahar isyancıdır" diye bağırırlardı. "Güz yasalarına boyun eğmeyeceğiz. Aşacağız duvarlarını geleceğin. Biz çok eski ve çok genç bir halkız. Kimse durduramaz, ırmağını zamanın." Üstümüzden uçuşan polen tozlarının ve kurşunların peşine takılır, güz yasalarını aşarlardı. Duvarı geçip geçemediklerini ise hiçbir zaman bilemezdik. Başucumuzda sadece suretleri kalırdı. Keskin bakışlı gözcüler, kül yığınlarının gittikçe arttığını söylerdi.

Bir gün ülkemize garip bir yabancı geldi.

Bir keşiş, bir gezgin ya da bir derviş.

Yaşı belirsizdi.

Ve üstünde bilinmeyen bir zamana ait giysiler.

Kireç badanalı konuk evimizde, sırtını pencerenin


güz ışığına yaslayarak oturdu ve su içti.

Gözleri tuhaf bir ışıkla parlıyordu.

İki zamanlı ölü dillerden biriyle konuşuyordu.

-Ölü dillerin gelecek zamanı yoktur.-

Güçlükle anladık, "Size bir sır vermeye geldim," dedi.


Kulak kesildik. "Boşuna uğraştınız

bunca zaman, duvarı aşabilmek için.

Ben aşmadan gittim oraya. Eski yollardan ve

çok uzun sürdü. Daracık geçitlerden, uçsuz bucaksız

vadilerden, su yollarının karanlıklarından

geçtim. Sonunda ulaştım duvarın arkasına.

Gördüklerimi sizler de bilesiniz istedim..."

Durdu. Bir yudum su daha içti. Ve sözcüklerin

üstüne basa basa şunları söyledi: "Orada

da bir halk var. Tıpkı sizin gibi. Ve hepsi

dönmüş, sizin aşmaya çalıştığınız duvara

bakıyorlar. Aşıp sizin tarafınıza geçmek için..."

Yabancının sözlerini bir yargıç kararını

dinler gibi sessiz dinledik. Sanki yüreğimizde

gittikçe uzaklaşan nal sesleri duyuyorduk ya

da konuştuğumuz dilin can çekiştiğini. Geleceğimiz

diye umutla baktığımız yerdeki insanların

geleceği bizdik. Korkunç bir şeydi

bu. Bilincimizin tarlalarına ölü kuş tüyleri döküldü,

kadınlar gözyaşlarını tutamadılar. Uzun

ve şaşkın bir sessizlik oldu.

Neden sonra aramızdan biri konuştu. Gösterişsiz,

herhangi biri. "Bak yabancı" dedi,

"şaşırttın bizi. Umutlarımız için ön yüzü sırlı

bir ayna sundun. Geriye işleyen bir saat. Ters

çevrilmiş bir eldiven kaynağına akan bir

ırmak. Oysa biz basit insanlarız. Ve ölümlü.

Yaşamayı ve baharı bu yüzden severiz.

Doğan her şeye inanırız. Çocuklara, güneşe,

bize düşler sunan ayışığına. Sevdiğimiz kadının

boynunu okşamak isteriz ve çocuklarımızın.

Günü kızarmış bir ekmek gibi tazeyken

bölüşürüz ve akşamın kızıl tüyleriyle

gelip sabahın yumurtaları üstüne yumuşacık

oturmasını severiz. Şarap, acılarla da mayalanmış

olsa sarhoş eder bizi. Ve çocuklarımıza

ekilmiş toprak kadar gerçek bir gelecek

bırakmak isteriz. Senin dilinde bulunmayan

o sınırsız düşü. Bizi şaşırttın.

Ama sana inanmıyoruz."

O tuhaf gezgin bu sözler üstüne çekip gitmedi.

Bir kuşku tohumu gibi kaldı aramızda.

Kimse sevmiyor onu. Ama tıpkı güz yasaları

gibi ağır ağır alıştık varlığına. Dağılan eski

bir kitabın sayfaları gibi orda burda görülmesini

yadırgamıyoruz. Kapıyı çaldığında belirsiz

bir zamanda, bir bardak su verenler bile

bulunuyor.

Ve işte yine e y l ü l. Geleceğin duvarı önünde

duruyorum, kaygılı, sabırsız. Üstümden küçük

kuşku tohumları karışmış altın renkli polenler

uçuşuyor. Bir türlü bastıramıyorum yüreğimdeki


ozanın sesini: ''Bahar isyancıdır..."






KYNK:MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ DERGİSİ .
CİLT: XIX SAYI: 175 . syf;40-41






_

13 Şubat 2009

S'ONSUZ

____ ONSUZ bir 13 Şubat daha...








"Yabancıların en yakınıydın sen!" ...bana Nilgün..!

Megda Szabo Yavru Ceylan'ı nasıl öldürüyor, onu özgürleştirmekle öldürmek arasında hicbir fark yoktur belki de. syf.114 k.k.defter



n i g h t m a r e

_

14 Ocak 2009

NİLGÜN - final



SOL YANIMMM NİLGÜN! / iki gözümmm nilgün !

Üç Kez, Nilgün Marmara! Ece Ayhan








PLAY' e basınız...
ece ülker için,






---

10 Ocak 2009

E Y U Ç U R U M


Aksın, içimde bir nehir gibi
Dolanan keder
Unuttuğum, unutmaya çalıştığım ne varsa
Bende durmasın
İçimde öyle çok ki, her gidenden biriktirdiğim

m e l e k l e r

...
Kalbimin üstünde bir daha hançer




ey anı
kendini güneşe çıkar, canın sıkılsın orda
kendini unut orda sarar
kendinden kaçtıkça kendine rastla
ey geçmiş ve sarı kumar.

uçurumu anladım
inadım bitti artık
uçurumu anlayan haklıdır
uçurumu anlayan susar.

sarı kumar ve kehanet

boynundan başlayan o ipek
uçurumdan atladım, uçurum demek
ikiye bölünmüş bir bütün
oysa ben senin için
değiştirilecek bir şeydim.

bu yüzde yüzüme tuttuğun rüzgar
parçalarıma verdiğin asit
seni de yaralayacak
beni olduğu kadar.

uçurumu gördüm
oraya seslendim
onu anladım
o benim diğer yanım

sarı kumar ve ihanet

seni bir keder gibi gördüm.


Birhan Keskin





Yoluma çıkma artık yolumu değiştirdim
_

07 Ocak 2009

И Δ Ζ Δ И

... Bir sen yoksun yanımda / Pamuk bunun farkında / aşk ayağıma kadar gelmişti / kendi elimle tepmiştim ...
м ε я h a м ε t _ Apt.


C Δ И ı м _ β ε И İ м _ И Δ § ı l § ı И ?

... daha daha nasılsın ..? ikimizin adı yan yana duvarlara yazılsın ..!

03 Ocak 2009

YENiLiĞE DOĞRU - 200920092009...


01. Yeniliğe Doğru Söz:Mevlana // Müzik:Arto Tunçboyacıyan


Yeniliğe Doğru/Mevlana

Her gün bir yerden Göçmek ne iyi
Bulanmadan donmadan Akmak ne hoş


Her gün bir yere Konmak ne güzel
Bulanmadan donmadan Akmak ne hoş


Dünle beraber Gitti cancağızım

Şimdi yeni bir şeyler Söylemek lazım

Ne kadar söz varsa Düne ait
Şimdi yeni bir şeyler Söylemek lazım

01 Ocak 2009

31 Aralık 2008

AŞK iÇiN öLMELi

____________________


____________________

30 Aralık 2008

senden baska senden baska s e n d e n

Milisse Mou By Nana Mouskouri

29 Aralık 2008

ASKIM NAZAN TŞKLER



http://www.dosya.tc/NazanOncel-HatirinaSustum_2008_.rar.html
sifre:uzakmavi

01. Öp Barışalım
02. Seni Bugün Görmem Lazım
03. Canım Benim Nasılsın
04. Hatırına Sustum
05. Nereye Gitti bu Adam
06. Ankaralı Sevgilim
07. Bu Da Hayat Mı
08. Manzaralı Oda
09. Pollyanna
10. Ali
11. Çiçekçi Geldi

Söz &Müzik : Nazan Öncel

_

27 Aralık 2008




26 Aralık 2008

N i l g ü n


... cevresindeki insanlarin cogu Nilgun'e gore baska insanlardi. gercek insani aradigini duyumsamistim. soguk hayirseverlikleri, gosterisli yardimlari, cansıkıcı bicimciligi, tuketici gorselligini tuhaf buluyor ve onlarla alay ediyordu. bu ayni zamanda ona derin bir acı vermekteydi... kan kardessizliginin alip yurudugu bu çaga ne kadar direnebilecekti. Nilgun'u tanidigim gun ondaki ölüm izlerini gormustum... bir kurban isteminin en cazip adayiydi o.

... Nilgun, cocuklara cevresinde bulunan yetiskinlerden daha cok ilgi duyuyordu. cocuklarin saf ve taze dunyasi tam ona goreydi... cocukların dunyasinda buldugu saflikti onu bu denli sevecen yapan. yetiskinlerin dunyasindaki cok bilmislik onu herzaman cok irkiltti ve oradan uzak durdu. cikar iliskilerinin yogunlugu onu hep yordu ve umutsuzluga tasidi. o, saf ve temiz, kin ve kibirin olmadigi alanlarda yaşamak istedi.

"ölümünden kısa bir sure once bana, anne olmak istedigini soylemisti."


... ilk kitabi yayimlandiginda da kitabini kabrindeki topragin uzerine yavasca birakmistim.

yeniden göz atsın diye.

Gülseli İnal
Kızıltoprak'ta/Omega kapisindan giris

eylul/ekim 2006 yasak meyve syf:73-76

_

23 Aralık 2008

sAnCI



S A N A / S U S U Y O R ' M
s.u..s.u..y o r...


U z a k t a olsan gül yüzüme gül yüzünden öpem seni/İçin bana için döksün oy ruhundan öpem seni gel/Ateşte olsan düş üstüme avuç avuç içem seni/ İçin bana için döksün oy ruhundan öpem seni gelllllllll
öpem seniiiiiiiii

17 Aralık 2008

Hz. Mevlâna / Şeb- i Arûs

_________________ Sen ,
anılması
güzel olan
bir söz ol..!

Çünkü insan, kendi hakkında söylenilen
güzel sözlerden
ibarettir...

Her ne istiyorsan

kendinde ara!

Senin canının içinde bir can var,

o canı ara!

Dağın içinde bir hazine var,

o hazineyi ara!

Eğer yürüyen dervişi arıyorsan;


Onu senden dışarıda değil,

kendi nefsinde ara!


15 Aralık 2008

11 Aralık 2008

ε y M ε v l a n a m















Bilemezsin
sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.
hiçbir şey içime sinmedi.
altın madenine altın sunmanın ne anlamı var.
ya da okyanusa su.


düşündüğüm her şey
doğu'ya baharat götürmek gibiydi.
kalbimi ve ruhumu da vermemin bir yararı yok.
çünkü sen zaten onlara sahipsin.
o yüzden sana bir ayna getirdim.

K e n d i n e B a k ve B e n i H a t ı r l a.


Hz. Mεvlana


06 Aralık 2008

nilufer-pismanetme...

●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•

" β ε n i m β a y r a m ı m S ε n s i n A s l ı n d a."

●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•●•

04 Aralık 2008

-K ü ç ü k İ s k e n d e r-

“ . . . bırak bizi ayıran kahpe melekler ağlasın /

_________________ kainat ağlasın tabiat ağlasın /

______________________ vakti kalırsa tanrı utansın ..!”

"Sana gelirim birkaç şişe ucuz şarapla / pamuğa dökersin şarabı lıkır lıkır / yaralarımı temizleriz birlikte ..."

-Kötülük Nakli-...içerdeki bir not bırakıp intihar etmiş:"kalp malzemesi eksik aşklar"

-sahipsiz hayallerin kasırgası-...kimi melekler amin'in anlamını bilmez ve her şey bazen yalnızca sırdan ibaret......rüzgarın sayfalarını savurarak açtığı kaç kutsal kitap arasında kurutulmuş o, kaleme alınan her metinde bir şekilde hep gözardı edilip unutulmuş gözleri: Azrailin intihar mektubu.


Cenaze Sonrası Gülüşmeler- Küçük İskender

Her şey ölebilir. Gündüz ölmek kolay.
Ceset denen maddeyle beslenir hayat.
Apansız ağırlaşan etin tasfiyesinde
Ruhu geviş getirir tanrı. Yaşamak
tekrar tekrar çiğnenmektir bir ağızda.

Ölürsün. Konu kapanır.
Ölürsün. Azot aralanır.
Ölürsün. Tamamlanır boşluğa sadakat.

Herkes kendi otopsisine girmek isteyebilir
Yalnızlıktan başkasına izin yok ancak.

Ölü Evinde Seks Partisi



...Caz. Boris Vian okuyordu. Eylül. Turuncu lambalari yakmis. Yagmur yapiyordu. Gittim. Bir kenara ilistim. Seyrettim. Herseyini seyrettim. Basini kaldirip bakti, gülümsedi. Yesille gri. Erguvanla gri. Böyle sey olmaz! Olmazligini seyrettim. Agladi. Ben seyrettim, o agladi. Sabaha kadar. Piyanolar çaldi bir ara. Ben hirsimdan caddelere kaçtim, tükürdüm, haykirdim, küfrettim çok. O agladi. Hep.
-"Seni öldürecegim Cem!"
-"Beni sen öldür Serkan"!
-"Gözlerini özenle çikartip hanimannenin gerdanligini sakladigi mücevher kutusuna koyacagim.."
-"Ben ölsem de gözlerim o kutuda aglamayi sürdürür.."
-"Alper öldü Cem."
-"Biliyorum.."
-uzak, mor bir adaydi memleketim
orada hiç kadin yoktu,
çocuklar tay beslerdi,
gece oldu mu herkes aglardi-

-Küçük Iskender-

_

03 Aralık 2008

19 Kasım 2008

the GYPSY


"bana yalan soylediler" originali
_

SEN ORADAYDIN VE BİRGÜN BENİMLE TANIŞACAĞINI __________________________________BİLMİYORDUN

una bella historia
güzel bir roman bu
güzel bir öykü
günümüzün1aşk öyküsü
erkek eve dönüyordu, kuzeye, sislere
kadınsa güneye iniyordu, güneşe

buldular birbirlerini yol kenarında
otoyolun ortasında
şüphesiz şanslı bir gündü
ellerindeydi gökyüzü / tanrının bir hediyesi / öyleyse neden yarını düşünmeli
...

koca bir buğday tarlasında saklandılar /bıraktılar kendilerini / esintiyle sürüklenmeye /başlayan yaşamlarını anlattılar karşılıklı /sonuçta hala çocuktu onlar / yol kenarında buluşmuş çocuklar / otoyolun ortasında / şüphesiz şanslı bir gündü /avuçlarıyla gökyüzünü yakaladıkları / yakalar gibi tanrının inayetini /reddederek yarını düşünmeyi

güzel bir roman bu
/ güzel bir öykü / günümüzün bir aşk öyküsü / erkek eve dönüyordu, kuzeye, sislere
kadınsa güneye iniyordu, güneşe

ayrıldılar sabaha ramak kala / otoyolun ortasında / şanslı gün artık bitmişti / ve her biri kendi yoluna gitti / selamlayıp tanrının bu lütfunu / elleriyle, belli belirsiz

erkek evine döndü, kuzeye, sislere / kadın güneye indi, güneşe / güzel bir roman bu / güzel bir öykü / günümüzün bir aşk öyküsü

Michel Fugain
_

16 Kasım 2008

I S S I Z A D A m


bana yalan söylediler - Semiramis Pekkan



1984-Hümeyra
Tutsana Ellerimi


Sana bu karanlık bu gürültü içinde
Ellerimi uzatıyorum
Sen bu karanlık bu gürültü içinde
Görmüyorsun
Bütün köşeleri tutmuşlar
Ortada meydanlar, gözler içinde
Sana anlatamıyorum
Bütün bu köşeler, bu karanlık, bu ıslak, bu gürültü

Tutsana ellerimi
Ellerimi görmüyor musun
Tutsana ellerimi
Ellerimi görmüyor musun

"Sen dizime yattın, ben bir hikâye anlattım ve sen ______________________________ büyüdün..."


tutkulardan intihar günlerden carsamba ve ölmekten bir sayfa / sayfa

anahtari kilide soktu kapiyi açti ve özlemi bekledi ev bostu /oysa...

çamasirlari topladi özlemi kokladi kokmuyordu kokmuyordu /oysa...

yarinlardan persembe t u t k u l a r d a n - i n t i h a r ve ölmekten bir gün daha vardi önünde / vardı . . .
1990 -Hümeyra
_

14 Kasım 2008

M A i M

"ağlıyor yağmur, ağlıyor eylul..."

10 Kasım 2008

TÜRKİYE SANASEVDALIOLANLARINDIR

193

ebedi liderim @-;--






07 Kasım 2008

Seçtiğimiz hayatlar mi bunlar?

.
.

Seçtiklerimiz evet !
Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli
Senin askinsa bir dönem ödevi

.
.



Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına
Kizdığım oldu zamanında ama inandığımda...


Ömrümde her şarki başka bir kapi açti
Bu sarkinin ardinda s e n

Bu kapinin ardindaysa benden önce söylenmiş sözler vardi
.
.
.
Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bir tek
Benim de kanattıklarım vardı elbet
Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar...

.
.
.
Bu şarkı sadece benimdi sevgilim
Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize
Yazmışsın ya 'onu sevebilecegimi düşünmüştüm' diye
İşte o günden beri belkide bu yüzden sadece
Bu yaralar bereler sanaydı aşkı bileler
Göreler aşkımı şahidim gök kubbe


_

30 Ekim 2008

D I $ A R D A - & - E V

Image Hosted by ImageShack.us

D I $ A R D A
Düşlerimde bir masal ...

H a y a t b i r m a s a l m ı?

Tek istediğim şey
Dışarıda kalmadan hep senin yanında
Yaşamak sonsuza kadar

Kalbim hep yanımda
Sen U Z a k t a

Düşlerle nereye kadar ...


E V
...
H o ş g e l d i n
işte burası senin s o n durağın
Ahh evet yok başka bir yerin!

H o ş b u l d u k
demek burası benim s o n durağım
Ahh evet h e r ş e y i k a y b e t t i m!



vokal;Şenay Lambaoğlu



22 Ekim 2008

u y a n ! u y a n !




K AL B İ M B O M B O $


" B i r T u z T a n e s i y l e E ş i t m i $ A ş k ı Bu l m a $ a n s ı ..."

______ K a l b i m B o m b o $ ______
vokal:Cem Köksal
_

20 Ekim 2008

M A S A L


vokal;Şenay Lambaoğlu


19 Ekim 2008

DİNLE NEYDEN



"...defteriyle dertleşen bir Mevlevi derviş..."


16 Ekim 2008

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
g ü n e ş k o k u s u




~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

10 Ekim 2008

" ... KI$ UΨKUSUΛDΑKİ ΛΛΣLΣK ... [X] " ^^13$ubαt1958 - 13Σkim1987^^

"Beni hiçbir ışığın altında görmeyecek o!

Bildiği hiçbir ışığın! Çünkü ışığı yok onun!"



Nilgün - Kağan Önal

fotograf : Ayfer Feriha Nujen blogspot



KAĞAN

"Hayat yine de üzülmeye deger!"


NİLGÜN

"Hayatın neresinden dönülse kârdır!" syf:34


Kırmızı Kahverengi Defter - 1993

"İçimdeki anne ölmeden önce, içimdeki babanın bir gözü görürdü içimdeki çocukları, anne ölünce babanın diğer gözü de kapandı, her ikisi de kör iki gözleri içteki çocukluğu yadsıdı.

Sonra sözcüklerin kumda bıraktıgı izlerin içine yerleştim.syf:20

Çöl rengi bir elbise giydim.syf:27"


Dilsizligimi , uzam ve insan eksikliğinin genliğinde öğrendim.syf:119

Yargidir bir dize!

Dişlerinin arasından aşk tıslıyordu!syf:83

Çok üzüldü zaman, bir çift hünsa terlikle uzlaştı ve ay çarpmasıyla kendine döndü uzun bir gece ışığında yitebilir pervanenin utkusuz uçuşu bir çam agacına yapıştı.Gün boyu pinası bir bir kırıldı zamanin mavi pembeye karıştı, sonra yine ay camına tırmandıgında terlikler üzüntüsü zamana vardı.syf:33


Günlük : Kırmızı Kahverengi Defter - 1993

ΛİL'GÜΛ'CE - Cam kırıklarından bir elbise - Gülseli İnal

Üç kez, Λilgün ΛΛarmara! - Ece Ayhan

[X] Ölürken kahkahamı ona bırakacağım.

Kı$ uykusundaki melek N.M.

_

05 Ekim 2008

ΨÜKSΣK SADAKAT Kαtil & ΛΛαktül



...dünya döner [bir gün daha] tek bir yana ... /
_________________ yeryüzünde aşk du®dukça ... /
ben de döndüm tekrar sana ... / sönmek için yana yana ...

AŞK DU®DUKÇA
_

02 Ekim 2008

BİRAN İÇİN


Yüregim buz kitasi ellerim dal parcasi
Hangisi önce kirildi hangisi saglam kaldi
Cek kopar icimi saran
Kabuk kabuk yaralari
Hadi al götür icimde kalan o zehirli anilari

Yagmurum ol sulansin gözlerim
Her damlada tassin nehirlerim
Hic gitme hep kal isterim
Okyanus olsun yüregim yüregim


[...]


BADEM

_

30 Eylül 2008

S ' O N S U Z ∞






29 Eylül 2008


_____________________________________________


_____________________________________________


28 Eylül 2008

T E R A Z İ N İ N H Ü Z Ü N L Ü S A L I N M A S I

The Birth of Venus


____________________________ Lale.M.' ye
[...]
"... siyah inci haritasinda yol alan kotuluk izlegi
yuz yuze birakiyor sizi,kendinizle
herkes yarali bir yerinden

herkesin astrolojisinde

p a r a n o y a VE r e n g e y i g i ...
[...]

Mu.Mu.


B u n a s ı l -1- d e n g e b ö y l e ?


...Yoksa yoksa Bu dünya terazi mi ?

Her şeyin bir karşılığı Var gibi.

Yoksa yoksa Bu dünya terazi mi ?

Zamanlar birşeyleri Tartar gibi...



İ L H A N İ R E M T E R A Z İ






10/10/2003 Radikal Kitap
SIRMA KÖKSAL

T e r a z i 'n i n h ü z n ü...

Terazi'yi hep düzeltmek gerekir, çünkü kendi hakkında sık sık yanılır. Cervantes de, işte böyle bir Terazi olduğu için yeldeğirmenlerini değil, Don Kişot'u başkişi seçmişti

Scott Fitzgerald eylemin karakter olduğunu söylemişti ama bu durumu tam açıklamaz. Böyle söylenince kararlı bir şeyden sözettiği sanılıyor. Oysa Terazi'nin eylemi salınmadır, yani eylem değil harekettir. T.S. Elliott biraz daha geniş açıklamaya çalışmıştı "İnsan olduğumuza göre yaptığımız her şey ya iyi olacaktır ya da kötü. Bu durumda ister iyi şeyler yapalım ister kötü insanız işte, hem kötü de olsa birşeyler yapmak hiçbir şey yapmamaktan iyidir, böylece hiç değilse varoluruz." Ama bu da fazla karmaşıktır. Aslında şunu söylemek istiyordu: Terazi'yiz işte, durduğumuz yerde duramayız. Terazi durmaktan nefret eder, durmak ona huzura ermeyi değil ölümü çağrıştırır, ölüm ise en başedemeyeceği şeydir. Graham Greene maneviyatın, merakın kaybolmasıyla gelişen hüzünlü bir bilgelik olduğunu bu yüzden idda etmiştir. Terazi, merakını yitirince hüzünlenir. Hüzünlü bir burçtur zaten, Jacques A. Bertrand'ın yazdığı burç kitabı da bu adı taşır: Terazi'nin Hüznü ve Diğer Burçlar. Düzeltiyorum, Terazi'nin Hüzünlü Salınması ve Diğer Burçlar. Terazi'yi hep düzeltmek gerekir, çünkü kendi hakkında sık sık yanılır. Kendini samimiyetle Don Kişot sanan bir yeldeğirmenidir. Cervantes bir Terazi olduğu için yeldeğirmenlerini değil Don Kişot'u başkişi seçmişti.

Terazi'nin salınımı
Bir Terazi salınması ise şöyle birşeydir: Akşam yemeğe çıkmak mı? Sinemaya gitmek mi? Evde oturmak mı? Evde oturmak diyelim, pembe çoraplarını giyip televizyon mu seyretmek, siyah kazak giyip yemek mi yapmak? İkinci şıkkı kabul etmiş bir Terazi'yi yeni bir sorun bekliyordur, mavi dantelli don giyip salata mı doğramak, saçını topuz yapıp dolma mı sarmak? Terazi için hayat bitip tükenmez bir karar vermek gerekliliğidir. Sanmayın ki bu kararları vermeye çalışırken Terazi gerçekten ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyordur. Hayır, Terazi hayatın kendine sunduğu bunca seçenek ve fırsat arasından hangisini seçmesi gerektiğini, diğerlerini geri çevirirken hangi fırsatları kaçırmakta olduğunu -hüzünlenerek anlamaya çalışıyordur. Terazi fırsatçıdır, enerjisinin büyük çoğunluğunu doğru zamanda doğru yerde olmaya harcar. Davet edilmese de dahil olmanın bir yolunu bulur, dayatır. Gandhi zayıf bir adamın kazanın, güçlü ama şiddet kullanmayan bir adamın ise kararlılığın ürünü olduğunu söylerken buna yakın bir şeylerden sözediyordu. Nietzsche ise akıldışı olanın şeylerin varoluşuyla değil, oluş biçimiyle ilgili olduğunu söylerken, varolanları işine gelecek şekle sokmaya çalıştığından sözediyordu.
Terazi güzel ve şık şeylere düşkündür. Bazan bunu abartır. Daha doğrusu bazı Teraziler bunu abartır. Öylesine abartırlar ki, saraydan çırağ edilmiş herhangi bir hanımın hizmetinde bulunmuş büyük teyzesini size hanedan soyundan bir deli saraylı diye ballandıra ballandıra anlatabilir. Yalan söylemiyordur, kendinden şık bir tablo yaratmaya çalışıyordur. Bu uğurda Wilde'ın dediği gibi dehasını hayata, yeteneğini sanatına koyar ama bazan sınıf atlamak ve sosyeteye dahil olmak uğruna onca iyi kitaba rağmen güldürü objesine dönüşmüş bir Truman Capote olup çıkar. Diğer Teraziler de başka şeyleri abartır. Mesela projeleri. Sözgelimi İlhami Algör her dem yeni bir proje peşinde koşmayı öylesine abartır ki, üçüncü kitabı bir türlü okurlara ulaşamaz. Ona sorarsanız "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku"dur. Hoop, Müzeyyen Hanım duydunuz mu? Ama duymasanız da önemli değil, nasıl olsa İlhami Bey bu arada albayına başvurup "Albayım Beni Muazzez ile Evlendirsene" diye rica etmiştir bile. Eugene O'Neill insanların hayatının aynalarla kaplı bir yalnızlık hücresi olduğunu söylemişti. En azından Terazi'ninki böyledir, Terazi kendini sever, aynalarla barışıktır. Bunun için diğer burçlar genellikle kendi burçlarından olmayan birileriyle beraber olmayı tercih ederken TeraziTerazi çiftlemelerine sık rastlanır. En ünlü örneklerden biri Hannah ArendtMartin Heidegger çiftidir. Gerekirse birbirlerine ayna olurlar, daha da çok gözükürler. Zaten Terazi gözükmeyi de sever, ama açıkça söylemez, "istemem yan cebime koy" gibilerindendir hali. Katherine Mansfield önce bir yazar sonra bir kadın olduğunu söylerdi, yani doğrudan "yazarım" demezdi, kadın olduğunu da araya sıkıştırırdı. Zaten cinsellik de Terazi için önemli şeylerden biridir, Aragon işi iyice abartıp -o da bunu abartmıştı cinsel sapkınlıklar içinde bilimsel biçimde sistematize edilenin bir tek din olduğunu yazmıştı.
Ama bunlar gözünüzü korkutmasın, Terazi abartırken de, salınırken de pek zariftir. Mesela Leyla İpekçi en zarif yazarlarımızdan biridir. Ayrıca kim inkar edebilir Italo Calvino'nun metinlerinin zerafetini? Calvino, bir yazarın tüm yazdıklarının tek bir cümleye tamamlandığını savunurdu. Faulkner ise bizi mükemmellik düşlerimizde çuvalladığımız konusunda uyarmıştır. Bunu özellikle Terazilerin dikkate alması gerekir tabii, çünkü bu konuyu en çok kurcalayanlar onlardır. Ayrıca, çoğunlukla da herhangi birşeyde çuvalladıklarında bile o hafif mi hafif hallerinden vazgeçmezler. Böyledir işte Teraziler, ama Akrepler bizi ciddiyete de ve derinliğe de bol bol doyururlar.
Terazi yazarları
Italo Calvino/Katherine Mansfeld/Nietzche/Truman Capote/Cervantes/İlhami Algör/Leyla İpekçi/Martin Heidegger/Aragon



hassasruhlarterazisi

27 Eylül 2008

E y l u l

Kadın gider
ve bunun şiir
olduğu söylenir
kadın gider

ve bir şair
doğar bundan

(Ben -

hangi kadından
şair olduğumu
bilirim)

"Yazın bittiği
her yerde söylenir"se
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider

Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!

Haydar Ergülen

[X]"Ülkü Tamer 'Yaz Bitti' "

_

26 Eylül 2008

KADİ(E)R GECESi


DUA
1993
Söz: Sezen Aksu
Müzik: Anonim




Ne hükümran kalır ne zulüm ne de kin
Öz değil dostlar öz değil bu biçim
Kulların kullara ettiğini
Etmiyor en zalim harın ateşi
Bugün dua ettim hepimiz için
Yüce Tanrı bizleri affetsin
Ne para ne pul ne iktidar ne de güç
Bu değil gerçek bu değil gerçek
Bu kavga bir hayırsız düş
Uyanır neslim uyanır elbet
Bugün dua ettim hepimiz için
Yüce Tanrı bizleri affetsin



Allah’ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle...


M Σ V L Α N Α



_

25 Eylül 2008

M U S T A F A

21 Eylül 2008

AŞKTA ΛΛΣCAZ OYUΛLARA iTiRAZIΛΛ VAR


ΛΛ U R A T Ç Σ L i K


C Σ V A P S I Z

d Σ ΛΛ i R d Σ ΛΛ i R k a Λ

17 Eylül 2008

11 Eylül 2008

LEARN TO BE LONELY



Learn To Be Lonely
Phantom Of The Opera

Child of the wilderness
Born into emptiness
Learn to be lonely
Learn to find your way in darkness
Who will be there for you
Comfort and care for you
Learn to be lonely
Learn to be your one companion
Never dreamed out in the world
There are arms to hold you?
You've always known
Your heart was on it's own
So laugh in your loneliness
Child of the wilderness
Learn to be lonely
Learn how to love life that is lived alone
Learn to be lonely
life can be lived
life can be loved
A l o n e.


_

 
Image Hosted by ImageShack.us