^^ ИÍLGŰИ МAЯMAЯA ^^ : 01/09/08

09 Ocak 2008

NİLGÜN MARMARA : ÖLÜME SESLENDİ

HALİNA POŚWİATOWSKA VE NİLGÜN MARMARA:
İLKİ YAŞAMA, DİĞERİ ÖLÜME SESLENDİ

Polonya şiirinin 1956 kuşağı çağdaş dönem kadın şairi Poświatowska’nın sancılı, hatta trajik bir yaşam sürmesine, ağır bir kalp hastalığı nedeni ile erken ölümlü (32yaş süren)hayatindaki siirlerinde Poświatowska’nın, yaşam aşkının acı çığlıklarına karşılık; Poświatowska gibi somut olarak trajik bir yaşam sürmemiş , Türk şiirinin Eylül sonrası kuşağına dahil olan kadın şairi Nilgün Marmara’nın yaşamını sancılı kılan unsur, onun düşünsel, inançsal sorunlardan kaynaklanan ruhsal iklimi nedeni ile erken ölümlü (29 yaş süren)hayatindaki siirlerinde Marmara’nın, ölüm aşkı acı çığlıklar atmaktadır.
Calisma bu temel uzerine yazildigi icin Nilgun siirlerinin en Ölümcül dizeleri secilmis...

Anekdotlar:

“Yaşamın neresinden dönülse kardır” 4

“cinayet doğurulmuş olmaktır” 8

“Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin, / Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi…/ Tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden, / Kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın! (…) /
Doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle!” 9

“(…) ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben.” 11

“Azımsanmayacak kadar ölmüşüm! Azımsanamayacak denli ölüyüm!” 12

“Dirim çürüyor yanı başımızda! / Dağılıyor kokusu ölümün, / bu bezgin şafaktan. (…) / Ölümse bilir nasıl çıkacağını / -elden ve ayaktan- / Kendi kararı ve sonsuzluğuyla / yakın kılar artık, / cansız olmayı!” 13

“Kendilerini ölmeden ceset olarak algılayanlar intiharlarını başkalarının bir vasiyeti gerçekleştireceği gibi gerçekleştirir.
Ölüm yaşarken vardır, olmuştur cesedi yakarak ortadan kaldırmak gerekir.” 14

“(…)Yavru Ceylan’ı nasıl öldürüyor, onu öldürmekle özgürleştirmek arasında hiçbir fark yoktur belki de.” 15

“Hayat, hep yüzünle seviştik, tersinin hatırı kaldı” 16

“Üşümüşüm… / Bu yaklaşan kışla değil, / Deniz ürpertisi, göğün alacasıyla değil, / Ellerimin soğukluğu hep bir kalabalıkta. / Kaçışının gizini gönlünde tuttuğun / Bilisiz aşkı / (nı) ver bana! / Üşümeyeyim…” 20

“Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin, / Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi… / Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden, / Kalıvermeliyim öylece kaskatı!” 21

“Biz ince yüzlü ince gözlüleri de sevdik, / Yanakları dolgun, yaşları eksik olanları da, / Sevdik toprağa karışma zamanını erteleyenlerin / sıkıntılarını da, kuşları da sevdik, böcekleri de!” 22

“Sırt dönüşler, yalanlar, aşağılamalarla / daha da ıralıyor canı / varoluş sevincinin” 23

“Yeryüzünün tüm bağırsakları uzunluğunca umutsuzluğumuz (…) Çıkış yolu mu? Arka pencere hangi gezegene açılır?” 25

“Kıyamet koparken bile fidan dikiniz” 26

“Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim, / Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı / bekçi gizleri / (…) / -bu şiir- / Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim, / Dost kalmak zorunda bana ve sizlere! / (…) / -bu şiir- / Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü, / ulaşılamayanın
boyun eğen yansısı, / Sevda ile seslenir sizlere!” 27

“Yine de, o, zaman kedisi / pençesi ensemde, üzünç kemiğimden / çekerken beni kendi göğüne, / bir kahkaha bölüyor dokusunu / düşler maketinin, / uyanıyorum küstah sözcüklerle: / Ey, iki adımlık yerküre / senin bütün arka bahçelerini gördüm ben! ” 31



Poświatowska, Halina ;

“bir kesinlik yok / varoluş varolmayıştır / ya ölüm? /biyolojik döngü / ya kesinliği? / yalan söylüyoruz, kesinliği var derken / emin değiliz biz / yoksa nasıl yaşayabilirdik / her gün nasıl uyanırdık şafak vakti / nasıl öperdik / alıp yuvalarından düşmüş kuş yavrularını / henüz tüylenmemiş (…)”

“İçimde / bir ağaç yeşeriyor / dal budak sarıyor olabildiğince sınırlı / damarlarımın yanı başında / kökler / kanımı içiyorlar / koyu kahverengiye bürünüyor / kurumuş dudaklarım / içimde / açlık hüküm sürüyor / fethedilmiş bir kentin ortasındaki asker gibi”

“beni alıkoymak istersen eğer (bak gidiyorum) bana elini ver / elinin sıcaklığı da alıkoyabilir beni / mıknatıslı özelliği vardır bir gülüşün de, bir sözcüğün de / beni alıkoymak istersen eğer, adımı söyle. (…) lütfen, acele et, lütfen, alıkoyulmamış biçimde / gidiyorum ve ne çıkar lanet etsen de bu toprağa ben gittikten sonra / ne çıkar intikamcı ellerle bu toprağı ezsen de / yazıp solmuş adımı savrulan kuma. ”


HALİNA POŚWİATOWSKA VE NİLGÜN MARMARA: İLKİ YAŞAMA, DİĞERİ ÖLÜME SESLENDİ
Araş.Gör. Dr.Seda Köycü
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Leh Dili ve Edebiyati kynk:http://acikarsiv.ankara.edu.tr/fulltext/924.pdf

4 Marmara, Nilgün, Kırmızı Kahverengi Defter, İstanbul, Telos , 2000, s.34
8 A.g.y. , s. 49
9 Marmara, Nilgün, Daktiloya Çekilmiş Şiirler, İstanbul, Telos ,2002, s. 83
10 Ersöz, Cezmi, İyiler Erken Ölür, 24 Haziran 2000, Leman Dergisi
11 Marmara, Nilgün, Metinler,
12 Marmara, Nilgün, Kırmızı Kahverengi Defter, İstanbul, Telos ,2000,s. 43
13 Marmara, Nilgün, Daktiloya Çekilmiş Şiirler, İstanbul, Telos ,2002,s. 85
14 Marmara, Nilgün, Kırmızı Kahverengi Defter, İstanbul, Telos , 2000,s. 49
15 A.g.y., s. 114
16 A.g.y., s. 31
20 Marmara, Nilgün, Daktiloya Çekilmiş Şiirler, İstanbul, Telos ,2002,s. 78
21 A.g.y., s. 83
22 A.g.y., s. 79
23 A.g.y., s. 85
25 Marmara, Nilgün, Kırmızı Kahverengi Defter, İstanbul, Telos , 2000,s. 37
26 A.g.y., s. 31
27 Marmara, Nilgün, Daktiloya Çekilmiş Şiirler, İstanbul, Telos ,2002,s.84
31 Marmara, Nilgün, Daktiloya Çekilmiş Şiirler, İstanbul, Telos , 2002,s. 139

_

 
Image Hosted by ImageShack.us