Anne Sexton (9Kasım1928-4Ekim1974 A.B.D)
04 Ekim 2007
ANNE SEXTON - " HER KIND "
"insan rüyasında hiçbir zaman 80 yaşında olmuyor."
"kadın konuşması daktilo sesine benzer. Onu duymak için erkek sezgisine sahip olmak gerekir"Anne Sexton
"...28 yaşıma gelinceye kadar, beyaz sos yapmaktan ve cocuk bezi değiştirmekten başka bir şey bilmeyen, bir bakıma benliği içine gömülmüş biriydim. herhangi bir yaratıcı derinliğim olup olmadığını bilmiyordum. amerikan rüyası nın, burjuvalara, orta sınıfa özgü bu düşün kurbanıydım. bütün istediğim yaşamdan bir pay almak, evlenip çocuk sahibi olmak tı. her şeyi altetmeye yetecek sevgi olursa,karabasan ların, sanrı ların, şeytanların yok olup gideceğini sanıyordum. törelere uygun bir yaşam sürdürebilmek için kendimi parçalıyordum çünkü böyle yetiştirilmiştim; kocam da benden bunları bekliyordu. oysa bu karabasanları uzakta tutmak için küçük, beyaz kazıklı çitler oluşturamaz. ben aşağı yukarı 28 yaşımdayken yüzey çatladı. büyük bir ruhsal bunalıma düştüm ve intihar etmeye çalıştım..." - A.Sexton
Anne Sexton (1928-1974)
Plath gibi Anne Sexton da Amerika Birleşik Devletleri'nde kadın hareketinin hemen arifesinde bir eş, anne, ve şair olmaya çalışan tutkulu bir kadındı. Plath gibi akıl hastalığından muzdaripti ve sonunda intihar etti. Sexton’un itirafçı şiirleri* Plath’a göre daha otobiyografikti ve Plath’ın ilk şiirlerinde görülen ustalık onda yoktu. Ancak, Sexton’un şiirleri duygulara hitap eder. Seks, suç ve intihar gibi tabu konuları gözümüze sokar. Şiirleri sık sık çocuk doğurma, kadın vücudu, veya evlilik gibi kadın konularını kadın bakış açısından cesaretle işler. Her Kind (Onun Cinsi, 1960) başlıklı şiirinde Sexton kendini kazıkta yanan bir cadıyla özdeşleştirir.
* itirafci siir/gizdokumcu siir/confessional poetry
pamuk prenses ve yedi cuceler
anne sexton'ın 1971 tarihli transformations şiir kitabında şiir olarak yeniden yazdığı 17 masaldan biri. masallar tabiki oldukları gibi değil, sexton'ın sivri feminist dilinden yeniden yazılmıştır. çoğu çok eğlencelidir, masallarda çocuklara bilinçaltından "kakıtılan" bir çok kodlamayı (özellikle kız çocuklarına öğretilmeye çalışılan toplumca kabul gören kadın rolü) okuyucunun gözüne sokar sexton; genelde mutlu sondan sonrasını da küçük bir cümleyle yazmadan edemez, tabiki kötüdür herşey, prensesler evlendikleri prenslerin yanında oyuncak bebeklere dönüşürler, sexton'ın sevdiği (bkz: her kind) ama çocuklara daha küçükken nefret ettirilen cadı karakterleri de kızgın yağlarda yakılır vb. ayrıca bir çok masala cinsel açıdan yaklaşır, özellikle rapunzel'e, ve kadınlardaki cinsel bastırılmışlığın bu masallar vasıtasıyla başladığına işaret eder.
Snow White and the Seven Dwarfs
No matter what life you lead
the virgin is a lovely number:
cheeks as fragile as cigarette paper,
arms and legs made of Limoges,
lips like Vin Du Rhône,
rolling her china-blue doll eyes
open and shut.
Open to say,
Good Day Mama,
and shut for the thrust
of the unicorn.
She is unsoiled.
She is as white as a bonefish.
Once there was a lovely virgin
called Snow White.
Say she was thirteen.
Her stepmother,
a beauty in her own right,
though eaten, of course, by age,
would hear of no beauty surpassing her own.
Beauty is a simple passion,
but, oh my friends, in the end
you will dance the fire dance in iron shoes.
The stepmother had a mirror to which she referred-
something like the weather forecast-
a mirror that proclaimed
the one beauty of the land.
She would ask,
Looking glass upon the wall,
who is fairest of us all?
And the mirror would reply,
You are the fairest of us all.
Pride pumped in her like poison.
Suddenly one day the mirror replied,
Queen, you are full fair, 'tis true,
but Snow White is fairer than you.
Until that moment Snow White
had been no more important
than a dust mouse under the bed.
But now the queen saw brown spots on her hand
and four whiskers over her lip
so she condemned Snow White
to be hacked to death.
Bring me her heart, she said to the hunter,
and I will salt it and eat it.
The hunter, however, let his prisoner go
and brought a boar's heart back to the castle.
The queen chewed it up like a cube steak.
Now I am fairest, she said,
lapping her slim white fingers.
Snow White walked in the wildwood
for weeks and weeks.
At each turn there were twenty doorways
and at each stood a hungry wolf,
his tongue lolling out like a worm.
The birds called out lewdly,
talking like pink parrots,
and the snakes hung down in loops,
each a noose for her sweet white neck.
On the seventh week
she came to the seventh mountain
and there she found the dwarf house.
It was as droll as a honeymoon cottage
and completely equipped with
seven beds, seven chairs, seven forks
and seven chamber pots.
Snow White ate seven chicken livers
and lay down, at last, to sleep.
The dwarfs, those little hot dogs,
walked three times around Snow White,
the sleeping virgin. They were wise
and wattled like small czars.
Yes. It's a good omen,
they said, and will bring us luck.
They stood on tiptoes to watch
Snow White wake up. She told them
about the mirror and the killer-queen
and they asked her to stay and keep house.
Beware of your stepmother,
they said.
Soon she will know you are here.
While we are away in the mines
during the day, you must not
open the door.
Looking glass upon the wall...
The mirror told
and so the queen dressed herself in rags
and went out like a peddler to trap Snow White.
She went across seven mountains.
She came to the dwarf house
and Snow White opened the door
and bought a bit of lacing.
The queen fastened it tightly
around her bodice,
as tight as an Ace bandage,
so tight that Snow White swooned.
She lay on the floor, a plucked daisy.
When the dwarfs came home they undid the lace
and she revived miraculously.
She was as full of life as soda pop.
Beware of your stepmother,
they said.
She will try once more.
Looking glass upon the wall...
Once more the mirror told
and once more the queen dressed in rags
and once more Snow White opened the door.
This time she bought a poison comb,
a curved eight-inch scorpion,
and put it in her hair and swooned again.
The dwarfs returned and took out the comb
and she revived miraculously.
She opened her eyes as wide as Orphan Annie.
Beware, beware, they said,
but the mirror told,
the queen came,
Snow White, the dumb bunny,
opened the door
and she bit into a poison apple
and fell down for the final time.
When the dwarfs returned
they undid her bodice,
they looked for a comb,
but it did no good.
Though they washed her with wine
and rubbed her with butter
it was to no avail.
She lay as still as a gold piece.
The seven dwarfs could not bring themselves
to bury her in the black ground
so they made a glass coffin
and set it upon the seventh mountain
so that all who passed by
could peek in upon her beauty.
A prince came one June day
and would not budge.
He stayed so long his hair turned green
and still he would not leave.
The dwarfs took pity upon him
and gave him the glass Snow White-
its doll's eyes shut forever-
to keep in his far-off castle.
As the prince's men carried the coffin
they stumbled and dropped it
and the chunk of apple flew out
of her throat and she woke up miraculously.
And thus Snow White became the prince's bride.
The wicked queen was invited to the wedding feast
and when she arrived there were
red-hot iron shoes,
in the manner of red-hot roller skates,
clamped upon her feet.
First your toes will smoke
and then your heels will turn black
and you will fry upward like a frog,
she was told.
And so she danced until she was dead,
a subterranean figure,
her tongue flicking in and out
like a gas jet.
Meanwhile Snow White held court,
rolling her china-blue doll eyes open and shut
and sometimes referring to her mirror
as women do.
Anne Sexton
Her Kind
have gone out, a possessed witch,
haunting the black air, braver at night;
dreaming evil, I have done my hitch
over the plain houses, light by light:
lonely thing, twelve-fingered, out of mind.
A woman like that is not a woman, quite.
I have been her kind.
I have found the warm caves in the woods,
filled them with skillets, carvings, shelves,
closets, silks, innumerable goods;
fixed the suppers for the worms and the elves:
whining, rearranging the disaligned.
A woman like that is misunderstood.
I have been her kind.
I have ridden in your cart, driver,
waved my nude arms at villages going by,
learning the last bright routes, survivor
where your flames still bite my thigh
and my ribs crack where your wheels wind.
A woman like that is not ashamed to die.
I have been her kind.
Anne Sexton
BÖYLE BİRİSİ
Dışarı çıktım cin çarmış büyücü gibi,
uğursuzluk tutkunu, gece daha yürekli;
şeytanı düşleyerek, yaptım tersliğimi
kır evlerinin üstünden, ışıktan ışığa;
kimsesiz şey, on iki parmaklı akıl fukarası.
Böyle bir kadın tam kadın değildir.
Ben böyle birisi oldum.
Sıcak mağaralar buldum ağaçlar arasında,
tavalar, oymalar, raflarla doldurdum
gömme dolaplar, ipekler, bir sürü öte beriyle;
akşam çorbası pişirdim kurtlar ve periler;
yola getirdim yoldan çıkmışı.
Böyle bir kadın yanlış anlaşılır:
Ben böyle birisi oldum.
Arabana bindim, arabacı.
çıplak kollarımı salladım geçtiğimiz köylerde,
son ışıklı yolları keşfederek; hayatta kaldım
ateşinin hala kalçalarımı ısırdığı yere
ve tekerlerin döndükçe kaburgalarımın kırıldığı.
Böyle bir kadın ölmekten utanmaz.
Ben böyle birisi oldum.
Cumhuriyet Kitap/çev:Cevat Çapan
maxine kumin'e
-sevgili max, bizim dünyamız artık bu-
akıl dupduru olsa
sonra akıl yalın olsa alırsınız bu aklı
alırsınız bu özel durumu ve dersiniz ki
seçme hakkım olsa böyle yaşardım:
mümkün olan şey budur
ne var ki aklı
bütün bunları düşünen kadının, o akıl
bütün bunları mümkün kılan akıl
öyle pek de kolay
kurtaramaz kendini pişmanlıktan
öyle pek de kolay
başaramaz o mucizeyi
aklın ününü oluşturan ya da akla ün katmış olan
canı istediği zaman soyut ve arı olamaz
bu kadın aklı
bilinçle istemeyebilir bile o mucizeyi
bambaşka bir misyonu yüklenecek olan
şu evrende
Anne Sexton, the book of folly,1972
172 Poems written by Anne Sexton
http://www.americanpoems.com/poets/annesexton
" intiharlarin özel bir dili vardir"
But suicides have a special language. Like carpenters they want to know "which tools". They never ask "why build"? 'Wanting to Die' written by A.Sexton, for S.Plath
"Thief -- how did you crawl into, crawl down alone into the death I wanted so badly and for so long," /Sylvia's Death by Anne Sexton /Sylvia’nın kendisinden erken davranmasını içerleyen Sexton, dostunun ardından yazdığı şiirde serzenişte bulunur: “Hırsız! Nasıl bir başına çekip gidebildin/ Ne zamandır fena halde arzuladığım ölüme”.
Gönderen Ey'lûl