Gezgin Yayınları
BİYOGRAFİ SERİSİNİN İLK KİTABI İNTİHAR EDEN ÜNLÜLER'Dİ
Serinin ikinci kitabı Sürgün Edilen Ünlüler hazırlanıyor. İlk kitabin İntihar Eden Ünlüler'in yazarı Erdal SARIÇAM tarafından hazırlanan kitap 2009 bitmeden okuyucularıyla buluşacak.
10/05/2009
Yayın Yılı: 2008 Gezgin Yayınları
İntiharı ele alırken, aslında yaşamın önemine ve güzelliğine dikkat çekmeyi hedefledim.
Erdal Sarıçam ile “İntihar Eden Ünlüler” üzerine..
06 Temmuz 2009
Bir süre önce piyasaya çıkan “İntihar Eden Ünlüler” kitabı okurlardan büyük ilgi gördü. 2. baskıya çıkmaya hazırlanan kitabın yazarı Erdal Sarıçam kitabını anlattı..
Bir süre önce “intihar eden ünlüler” adlı bir kitabınız çıktı. Neden böyle bir kitap?
E. Sarıçam: Bilindiği gibi intihar, eylem bakımında tasvip; üzerinde konuşulması bakımından ise tercih edilen bir davranış değil. İnsanlar, haklı olarak bu gerçekle yüzleşmekten oldukça rahatsızlar. Kimse bu konuya değinmek istemiyor. Hayatımızın içinde var olan ve sık sık şahit olunan bir eylem olmasına rağmen, üzerinde yeteri kadar durulmuyor, incelenmiyor. Oysaki incelenmeli ve “tasvip edilmiyorsa” çözüm yolları aranmalı, nedenleri araştırılmalı bence. Ben bu kitapta özellikle topluma mal olmuş ünlü insanları inceledim; toplumun her kademesinden insanların dikkatini çekmek için. Örneğin bir asker, bir şair, bir manken, bir siyasetçi, bir devlet adamı, bir filozof, bir ressam, bir fotoğraf sanatçısı vs. gibi hayatın değişik basamaklarında yer almış isimleri derledim. Bu isimleri, o eyleme götüren nedenleri irdelemeye çalıştım. Ben bir psikolog değilim ama kitabıma danışmanlık yapan psikolog, psikiyatr dostlarımın telkinleriyle yer yer çözüm yollarını işaret ettim; kendimce öneriler sunmaya gayret ettim.
Bu kitabı hazırlarken neleri hedeflediniz?
E. Sarıçam: Az önce de ifade ettiğim gibi, amacım intihar olayına farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaktı. Bana kalırsa, bunu başardığıma inanıyorum. İntiharı ele alırken, aslında yaşamın önemine ve güzelliğine dikkat çekmeyi hedefledim. İntihar olayını, bunun doğru bir davranış olmadığını, intiharın bir tür rahatsızlık sonucunda ortaya çıkan bir yanılgı olduğunu sade bir üslupla ifade etseydim, yalın cümlelerle bir hikâye gibi yazmış olsaydım, yeteri kadar etkili olamazdım diye düşünüyorum. Bu bakımdan, olayın vahametini, intihar eden ünlüler üzerinden kitaplaştırdım ki, daha reel ve çarpıcı olsun. Bu çok önemli. Ünlüleri intihara sürükleyen süreci ve sebepleri anlatarak, daha somut ve daha etkili bir biçimde okuyucunun dikkatini çekmeye çalıştım. Ama başta söylediğim gibi; İntiharı ele alırken, aslında yaşamın önemine ve güzelliğine dikkat çekmekti tek düşüncem.
Kitaptaki müntehirleri seçerken nelere dikkat ettiniz? Müntehirleri nasıl belirlediniz?
E. Sarıçam: Öncelikle çevreme baktım. Sonra intiharı tercih eden insanlara, ünlülere, topluma mal olmuş isimlere… Onlarca hayat hikâyesini inceledim. İçlerindeki en çarpıcı hayata sahip olanları araştırdım. Örneğin, dünyanın en zengin adamını, en güzel kadınını, en cesur askerini, en ünlü aktörünü, en güçlü liderini… Bunların bir kısmının hayatının intiharla sonuçlanmış olması ortak noktaydı. “Neden?” diye sordum kendi kendime. Hırs gördüm, ihtiras gördüm, kibir gördüm, aşk gördüm, yalnızlık gördüm. Bir birey olarak beni en fazla etkileyen isimleri de yaşadığım toplumla paylaşmak istedim. Müntehirleri belirlerken, en çok dikkat ettiğim unsur, yaşadığım toplum oldu. Çünkü benim yaşadığım toplumda da para, şöhret, kibir, hırs, ihtiras ve yalnızlık yoğundu. Kendimce bir ışık tutmaya çalıştım, bir mesaj vermenin çabası içinde oldum.
İntihar hassas bir konu. Bunun bazı okuyucular tarafından yanlış yorumlanabileceği ihtimalini düşündünüz mü?
E. Sarıçam: Bu, ünlü insanların trajik hayat hikâyelerinin konu edildiği bir biyografi kitabı. Bilemiyorum, etkilenme olabilir tabi. Sonuçta birçok insanın hayranlık duyduğu, kendisine örnek aldığı çok sayıda insan var ele alınmış. Ancak ben “üslup” ve “mesaj” bakımından üstüme düşeni yaptığıma inanıyorum. Bu konuda dikkatli davranmaya özen gösterdim. Satır aralarında sık sık okuyucuya gerekli sağduyulu mesajı vermeye çalıştım. Zaten kitap dikkatle incelenecek olursa, yanlış anlaşılma gibi bir durum da söz konusu olmayacaktır. Çünkü genel itibariyle verilmek istenen mesaj bellidir.
İntiharını incelerken, sizi etkileyen isimler oldu mu? Bu başlık altında araştırma yaparken neler hissettiniz?
E. Sarıçam: Elbette etkilendiğim isimler oldu. Örneğin Albay Reşat Çiğiltepe’nin intiharına çok üzüldüm, ağladım hatta. Reşat Çiğiltepe, Atatürk’e verdiği sözü tutamadığı için; bunu bir gurur meselesi yaparak hayatına son vermiş bir asker, bir albay. Onurlu bir kişi. Çok sayıda ünlüyü ele aldım ama inanın Reşat Çiğiltepe’yi incelerken, aslında bazı intiharların gerçekte “intihar” olmadığına kanaat ettim bir an. “Tercih” dedim sadece ve sustum. Sonra Andre Gorz vardı. Gorz, 80 küsurlu yaşlarda bir filozof. Eşine sadık bir bilim adamı. Eşini o kadar çok seviyor ki, ölürken bile eşiyle olmak istiyor. Ve 80’li yaşlardaki Gorz, eşi Dorine’den ayrı kalmamak için onunla birlikte intihar etmeyi tercih ediyor. Bu davranış elbette yanlış. Ama aşkın yüceliğine ne güzel bir örnek. Hissettiklerime gelince: Sonuçta hayatta olmayan, “intihar etmek suretiyle” ölmüş olan insanların yaşamlarını inceliyoruz. Bu ister istemez psikolojik açıdan insanı etkiliyor. Düşünsenize bir. Onlarca ölmüş insanın hayatını araştırıyorsunuz, videolarını izliyorsunuz, resimlerini topluyorsunuz. Aileleriyle görüşüyorsunuz. Göründüğü kadar kolay olmuyor. Örneğin, Anne Sexton’ın videolarını bulup defalarca seyretmiştim. Çeşitli notlar tutmuştum. Kâbus dolu çok geceler geçirdim. Size kolay gibi mi geliyor? Bir deneyin. İnanın hiç kolay değil.
Genel olarak baktığınızda intiharın en belirgin sebebinin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Neler gördünüz?
E. Sarıçam: İntiharın çok fazla sebebi var. Aslında başlı başına bu sebepleri dahi birkaç ciltlik bir kitap halinde ele almak lazım. Çünkü iç içe girmiş o kadar çok neden var ki! Ancak bir iki cümleye sıkıştırmak gerekirse daha çok “anlaşılamamış olmayı” gördüm diyebilirim. Hayatı sorgulayan, hayata bir anlam yüklemeye çalışan, ancak bunun içinden çıkamayan insanları gördüm. Yaşadığı toplum tarafından tecrit edilen insanlar vardı sonra; söylemleri, davranışları ve alışkanlıkları tarafından tecrit edilen… Kendi toplumuyla barışamayan; hatta kendi ailesiyle dahi… Bu çok acı veriyor. Sonra, hayatı yaşamaya değer görmeyenler de vardı. Hayatı, pasif, kirli, anlamsız ve kırılgan bulanlar… En önemlisi de içinden çıkılamayan “manevi” boşluklar. İnanç eksikliği… Dünya hayatına bir anlam veremeyenler. Neden yaratıldığını bir türlü anlamak istemeyenler… O kadar çok ve o kadar değişik psikolojiler vardı ki!
İntihar olaylarını incelerken özellikle dikkatinizi çeken noktalar oldu mu? Sizi hayrete düşüren mesela?
E. Sarıçam: Elbette. Bir defa insan aklı çok korkuttu beni. İstediğinde, en korkunç düşüncelere sahip olabilen, en acı senaryoları hazırlayabilen insan aklı! Özellikle intihar yöntemleri noktasında tercih edilen metotları kaleme alırken ürperdim diyebilirim. Bir de şu dikkatime takıldı: İntihar eyleminin elbette çok farklı nedenleri var ve her kesimden insanlar bu fiili tercih etmişler. Ama genel itibariyle “dindar” insanlarda bu olmuyor. Sadece İslamiyet’i kast etmiyorum. İçinde samimi bir inanç olanlarda, bir din duygusu taşıyanlarda intihar eylemi olmuyor genelde. Dediğim gibi manevi boşluk da tetikliyor intihar düşüncesini.
Kitabınızın yayınlanmasından sonra ne gibi eleştiriler aldınız?
E. Sarıçam: Menfi ve müspet anlamda çeşitli eleştiriler aldım doğal olarak. Sizin de ifade ettiğiniz gibi intihar hassas bir konu. İnsanlar ilk etapta ürkerek ve ön yargıyla yaklaşıyorlar kitaba. Ancak ben eleştirinin her bakımdan bir yazarı olgunlaştıracağına, o yazara değer katacağına inanıyorum ve eleştiriyi çok önemsiyorum.
Bildiğimiz kadarıyla “İntihar Eden Ünlüler” bir serinin ilk kitabı. Yakın dönem için başka çalışmalarınız var mı?
E. Sarıçam: Doğru. Biz bu “intihar” kitabını, biyografi serisinin birinci kitabı olarak ele aldık. Söylediğiniz gibi bu bir seri. Şimdilerde serinin ikinci kitabı olan “sürgün edilen ünlüler”i hazırlıyorum. Ayrıca bir de “hologram” adlı bir şiir kitabım var basım aşamasında. Günlerimin bir kısmını, geceleriminse büyük bölümünü bunlarla geçiriyorum.
Söyleşi: Zafer Deniz
_