"en eski aşıklar " - KAZI MEZAR
Ilısu Baraj Gölü altında kalacak tarihi eserlerden, Hakemi Use Kazısı'nda günümüzden 8 bin yıl öncesi, Neolotik (Yeni Taş Çağı) dönem , "Dünyanın en eski aşıklarına ait mezar" bulundu. [Diyarbakır'ın Bismil ilçesi]
Yaklaşık MÖ 6 bin 100 tarihlerine ait bu mezar icin, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil Tekin, şöyle konuştu:''Henüz bilimsel çalışmalar sonuçlanmamış olmakla birlikte, otuzlu yaşlarda bir erkek ve yirmili yaşlarda bir kadın, yan yana gömülmüş ve gömme şekillerinden aynı zamanda öldüklerini anlıyoruz. Bireylerin gerçek yaşları ve ölüm nedenleri, geçirdikleri hastalıklar veya belki de ölüm nedenleri bir aşk cinayeti de olabilir.
Başları Güneydoğuda olan bireylerden erkek olan sırtını kadına dönmüş daha genç olan kadın ise bir elini erkeğin omzuna doğru uzatırken bir bacağını da erkeğin üzerine atmış durumdadır.
Geçen yıl İtalya'nın kuzeyinde Verona şehri yakınlarındaki Mantua kazısında gün ışığına çıkartılan ve MÖ 5 binlere tarihlendirilen bir erkek ve bir kadının gömülü olduğu mezardan yaklaşık bin yıl daha eski olan Hakemi Use bireylerinin gerek aynı mezar içinde yer almaları, gerekse yatış biçimleri bunların karı-koca veya sevgili olduklarını düşündürmektedir. Bu ön bilgilerin ışığında Hakemi Use çiftine, kazılarda saptanmış 'Dünyanın en eski aşıklarına ait mezar' diyebiliriz. ''
AŞK VE İNTİHAR
24 eylul 2007 (GORZ & DORİNE)
Gerard Horst - GORZ
“Aşk, toplumsal bir aykırılıktır. Çünkü bir insanı topluma yeğler ve totaliter rejimler için tehlike oluşturur. Nazizm ve Stalinizm’de, aşk bu yüzden topluma ihanet olarak kabul edilmiştir. Evlilik, toplumun aşkı zapturapta alabilmek için icat ettiği bir yöntemdir.” Gorz
asıl adı Gerard Horst olan Andre Gorz, 1923 yılında Viyana'da doğdu. Babası Yahudi, annesi Katolik'ti. Hitler'in Avusturya'yı Almanya'ya ilhak etmesinin ardından, Lozan'a mülteci olarak yerleşmiş ve kimya eğitimi almıştı. Ardından, Lozan'da, Paul Valery ve Jean-Paul Sartre okuyarak hayatına yepyeni bir rota vermişti. Britanya yurttaşı olan Dorine'le Lozan'da tanıştı. Sartre ve Beauvoir ile de...
Dorine, savaşın parçaladığı bir ailenin akrabalara terk ettiği "evlatlık" yarasını taşıyordu yüreğinin derinliklerinde.Ama Dorine’di.
Andre Gorz kimdi, daha doğrusu hangisiydi taşıdığı isimlerin? 1923’te Viyana’da Yahudi doğduğu için vatanından kaçmak zorunda kalan Gerard Horst mu? L’Express dergisindeki röportajlarını ve kurucuları arasında yer aldığı Le Nouvel Observateur’deki başyazılarını, ” “Fransızlar Alman ismi sevmez,” diye Michel Bosquet adıyla imzalayan ekonomi düşünürü mü? Yoksa, “Bir Ahlak İçin Gerekli Temeller”, “Maddesiz” gibi felsefi teori kitaplarını nihayet Andre Gorz adıyla yayınlayan dev yazar mı?Kuşkusuz hepsi ve hiçbiri. Sonuncu adıyla Andre Gorz’un isim çokluğu, onun da taşıdığı çocukluk yarası, ülkesinden kopmuşluğun, ailesinden dışlanmışlığın, göğsünde tarif ettiği ve sanırım aidiyetsizlik demek olan boşluğun ifadesiydi.
Kış erken gelmişti 1947’de. 23 Ekim gecesi kar yağmıştı. Genç bir adam, kar kaplı sokakta arkasından koşup yetiştiği genç kıza, “Bu gece sizi dansa götürebilir miyim?” dedi.Genç kızın adı Dorine’di, İngiliz doğmuş bir vatansızdı ve o karlı Saint Germain des Pres gecesi, bir başka vatansızın kollarında bulduğu aşk, anayurdu oldu.1949’da evlendiler.Tam 60 yıl süren o aşkın mektubu, iki yıl önce yazıldı, karlı gecede arkasından koşan ve artık yaşlı bir adam olan filozof âşık tarafından. 70 sayfalık bir kitap olarak basılan “D.’ye Mektup”
Dorine’e aşk mektubunu yayınladığında, “dünyadaki son kitabı” olacağına karar verdi ve açıkladı Andre Gorz. Ölümü kaçınılmaz aşkına son armağanı, onunla birlikte intihar etmeden önce insanlara Dorine’i kendisinin sevdiği gibi sevdirmeye çalışmak, tarihe ondan bir iz bırakmak oldu. “D’ye Mektup”un son satırlarında ise kendisi için de ” ondan sonrası “olmadığını şu satırlarla anlattı: “Birbirimizden sonra yaşamak istemezdik. Hep dedik ki, imkânsız gerçekleşse ve ikinci bir yaşamı olsa her birimizin, yine birlikte yaşamak isterdik.” Mine G. Kırıkkanat
Dorine & Gorz
Fransız düşünür Gorz, kanser hastası karısı Dorine’in ölümüne dayanamayacağı için geçen ay onunla birlikte intihar etmişti. Karısına aşkını anlattığı mektup şimdi 75 sayfalık kitap olarak Fransa’da bestseller.
ÜNLÜ Fransız filozof Andre Gorz’un geçen ay birlikte intihar ettiği hasta karısına yazdığı aşk mektubu bestseller oldu. Efsanevi düşünür Jean-Paul Sartre’ın da yakın arkadaşlarından olan 84 yaşındaki yazar ve düşünür Gorz, Vosnon köyündeki evlerinde İngiliz asıllı eşi Dorine ile birlikte 24 Eylül’de ölü bulunmuştu. Gorz, uzun süredir kanserle mücadele eden ve giderek durumu kötüleşen eşinin ölümü fikrine dayanamadığı için onunla birlikte zehirli iğneyle ölümü seçmişti. Gorz’un ölümlerinden bir yıl önce hazırladığı mektup, "D’ye Mektup: Bir Aşkın Hikayesi" adıyla 75 sayfalık bir kitap olarak piyasaya çıkar çıkmaz Fransa’da bestseller oldu. Bu mektupta Gorz, çok kimsenin bilmediği gerçekleri de kaleme aldı. 1960’ta İsviçre’de bir kağıt oyunu sırasında tesadüfen tanıştığı bu güzel kadın, onun hayat arkadaşı ve profesyonel ortağı olmuştu. Dünyaya kazandırdığı eserlerin "onsuz" hiçbir değeri olmayacağını yazmıştı. Mektup şöyle başlıyor: "Yakında 82 yaşında olacaksın. Boyun 6 cm kısaldı ve 45 kiloya kadar düştün ancak hala güzelsin, zarifsin ve arzulanıyorsun. Birlikte yaşadığımız 58 yıl geçti ve ben seni her zamankinden daha çok seviyorum. İçimde; göğsümün kovuğunda, sadece senin sıcak bedeninin benimkine dokunmasıyla doldurulabilecek, yiyip bitirici bir boşluk taşıyorum."
Bu evde birlikte öldüler
Andre ve Dorine Gorz, Vosnon köyündeki bu evde birlikte ölmeye karar verdiler ve öyle yaptılar. Gorz’un Le Nouvel Observateur dergisini birlikte kurduğu arkadaşı Serge Lafaurie, "Yorulmak bilmez entelektüel bir yol arkadaşı ve sekreteri olarak iyi ve kötü gününde yanında olan kadına borcunu ödemesi gerektiğini hissetmiş" diyor. kynk:Hurriyet
Andre Gorz ve 58 yıldır hayatı paylaştığı Dorine, 24 Eylül 2007'de birlikte ölmeyi seçtiler. Gorz 84, 20 yıldan beri acımasızca ilerleyen bir hastalığın pençesinde olan Dorine 83 yaşındaydılar. Andre Gorz, eşinin hastalığı ortaya çıktıktan sonra, kurucuları arasında yer aldığı Nouvel Observateur dergisinden 1983'te emekli olmuş, Paris'e bir buçuk saat mesafede, büyük bir bahçe içinde yer alan müstakil bir eve taşınmış ve hayatının büyük bölümünü, ıstıraplı bir hastalığa karşı mücadele veren karısının bakımına hasretmişti.
Tam bir yıl önce yayınladığı, D.'ye Mektup. Bir Aşk Hikâyesi başlıklı son kitabında, Dorine'e olan büyük aşkını ve bu aşkı hayatının son deminde bütün varoluşsal derinliğiyle yeniden keşfedişini anlatıyordu. Kendi ismiyle özdeşleşen eserlerin gizli kalmış ikinci isminin, 1947'de tanıştıkları tarihten itibaren hiçbir zaman kesilmemiş olan yoğun bir diyalog sürdürdüğü Dorine olduğunu kitapta ilan ediyordu. Yaşadığı yoğun düşün yaşamı nedeniyle ona yeterince zaman ayıramamış olmaktan dolayı ne denli pişman olduğunu da, bu aşk mektubu vesilesiyle son derece güzel bir üslupla dile getirmişti.
D.ye Mektup'u okuyanların bu birlikte intihar haberine çok şaşırmamış olmaları gerekir. Gorz, Dorine'le yaşadığı aşk tutkusunu, 'ötekiyle, ve sadece onunla, ruh ve vücut olarak bir tür titreşime girme hali' olarak betimliyordu. Kendisini 'var eden'in Dorine olduğunu, bu tutkulu aşklarının 'felsefenin ötesinde ve dışında', 'başka bir dünyaya ulaşmalarını sağladığını' belirtiyordu. 24 Eylül günü onları ziyarete gelen yakınları, kapının dışında 'jandarmaya haber verin' ikazını ve çiftin yerde yan yana yatmış vücutlarını buldular. Dorine'in hastalığı çok büyük acılarla, son safhaya gelmişti. Birinin ölümü diğeri için ölümden de beter bir boşluk yaratacaktı. 'Geride kalan olma'yı Gorz kabul etmedi. Birlikte düşündüler, ürettiler, mücadele ettiler, sevdiler, yaşlandılar ve birlikte bize veda ettiler.
AHMET İNSEL Radikal
KLEİST & HENRİETTE / ZWEİG & LOTTE
Heinrich Von KLEIST (1777, Frankfurt - 1811, Berlin)
Stefan ZWEİG (1881,Viyana - 1942,Brezilya)
Heinrich von Kleist
Stefan Zweig’in dediği gibi “Hiçbir ölüm, Heinrich von Kleist’inki gibi ezgili ve coşkun” olmamıştır. Alman şairi Kleist, ölümcül bir hastalıkla pençeleşen sevgilisi Henriette’nin kendisini öldürmesi ricasını canına minnet sayarak onunla birlikte yaşamına son verir.
Zweig’in yazdığına göre Kleist ve Henriette, neşeli bir çift nişanlı gibi bir kır kahvesine gider ve kahvelerini içip çimenler üzerinde şakalaşırlar. Bir müddet sonra da iki el silah sesi duyulur. Kleist, ilk kurşunu Henriette’nin yüreğine, ikincisini de kendi ağzına sıkmıştır. Kleist’in ‘harika bir ölüm’ arzuladığını ve yaşamı boyunca kendisiyle ölecek bir kadın aradığını yazan Stefan Zweig de ne yazık ki tıpkı Kleist gibi eşi Lotte ile birlikte yüksek dozda ilaç alarak ölüm köprüsünden geçmiştir. İntihar ettiği gün, eski eşine yazdığı mektupta ise II. Dünya Savaşı’nın ruhunda açtığı yaraların izleri kanamaktadır. MEHMET TUNCER
Stefan Zweig
'Ben, sabirsiz ben, onlarin onunden gidiyorum'
Tarihler 1933'u gosterirken, Nazilerin yakmaga basladiklari kitaplar arasinda 5. Zweig'in eserleri de yer aliyordu. 1934 yilinda, Nazilerle Stefan Zweig arasindaki catismalar doruk noktasina ulasinca, Zweig'dan "savunma" istendi ve hemen arkasindan, Zweig'in Kapuzineberg'deki evi basilarak, silah aramasi yapildi. Bu ugrasmalar uzerine Zweig, ailesini bile yanina almadan yurdu terketderek Londra'ya yerlesti. Zweig 1937'de karisi Frederike'den ayrilip bir yil sonra Portekiz'e giderken yaninda Lotte Altman adinda genc bir kadin vardir. O siralarda Avustralya, Alman Reich'ina katilir ve Zweig da Ingiliz vatandasligina gecmek icin muracaat eder. Zweig, sevgilisiyle birlikte intihar eden Alman sairi Kleist'in biyografisini yazarken soyle diyordu: "Bazen olmeyi beceren ve olumden zamani asan bir siir yaratabilen biri de bulunmalidir." Yazdigi kitaptaki gibi, olumden bir siir yaratarak oldu kendi de.
Bir Satranc Oykusu'nun finali, yazarin, 1942 yili baslarindaki ruh halini yansitir. Umutsuzluk icindeki Zweig, en sevdigi yazarlar olan Goethe, Homeros ve Shakespeare'de teselli ariyordu. Okumak icin bir seyler ararken, tesedufen Montaigne'in "Denemeler'ine rast gelir ve okur. Montaigne, olum karsisinda ozgur olmak istiyordu. Zweig da, Naziler'den kurtulus icin tek care olarak olumu goruyordu.
1942'nin 14 subat gunu, kari- koca Zweig'lar Ernest Feder ile beraber, meshur Rio Karnavali'ni seyretmeye gittiler. Stefan Zweig, neseli ve huzurlu gorunuyordu. Rio de Jonerio'da karnavalin yapildigi sali gunu , "Singapur Olayi" ile gazete mansetlerini okudu: "Daha Fazla Direnmek Imkansiz ! Ingiltere'de Derin Uzuntu!" Baska bir haberde de sunlar yaziliydi:"Suveys Kanalini Hedef Alan Alman Hucumu, Libya'da!"
Zweig, bu mansetler karsisinda gecirdigi soku, cevresindekilere belli etmemek icin bosuna ugrasti. Aniden, karnavali seyretme istegi yok oldu ve hemen karisi Lotte ile birlikte Petropolis'e dondu.
23 Subat 1942 sabahi, Rua Gonselves Dias, 34 , Petropolis adresindeki yatak odasinin kapisi, ogleye kadar acilmadi. Bu durumdan suphelenen hizmetciler, polise haber verdiler. Yatak odasina giren polisler, sirtustu yatan Stefan ile elini onun gogsune koymus olan Lotte'yi buldular. "Veronal" adindaki ilactan almislardi. Titizce duzenlenmis masanin ustunde, pullari bile yapistirilmis olan veda mektuplari duruyordu. Ayrica, Petropolis Valisi'ne hitaben yazilmis, "Deklarasyon" baslikli bir mektup vardi:
"Kendi istegimle ve bilincli olarak hayattan ayrilmadan once, son bir gorevi yerine getirmege kendimi mecbur hissediyorum: Bana ve calismalarima, boyle iyi ve konuksever sekilde kucak acan harikulade ulke Brezilya'ya ictenlikle tesekkur etmeliyim. Her gecen gun, bu ulkeyi daha cok sevmeyi ogrendim ve benim lisanim konusuldugu dunya, bana gore mahvolduktan, ve manevi yurdum Avrupa'nin kendi kendisini yoketmesinden sonra, hayatimi yeni bastan kurmayi daha fazla isteyebilecegim bir yer daha yoktu. Ama 60 yasindan sonra, yeni bastan baslamak icin ozel guclere ihtiyacim vardi. Benim gucum ise, uzun yillar suren yurtsuz gucum sirasinda tukendi. Boylece, ruhsal calismasi, her zaman en buyuk sevinci ve bireysel ozgurlugu bu dunyanin en buyuk nimeti olan bu hayati, zamaninda ve dimdik sona erdirmek bana daha dogru gorunuyor. Butun dostlarimi selamlarim! Umarim, uzun gecenin ardindangelecek olan sabahinkizilligini hala gorebilirler! Ben, cok sabirsiz olan ben, onlarin onunden gidiyorum. "Bazen ölmeyi beceren ve ölümden zamanı aşan bir şiir yaratabilen biri de bulunmalıdır ” Zweig Devlet töreniyle Petropolis Mezarlığına gömülür.
kynk:MEHMET SEBATLI
FREDERİKE(ilk eşi)
ZWEİG & LOTTE (2.eşi Charlotte Altmann)