30 Eylül 2008
29 Eylül 2008
28 Eylül 2008
T E R A Z İ N İ N H Ü Z Ü N L Ü S A L I N M A S I
[...]
"... siyah inci haritasinda yol alan kotuluk izlegi
yuz yuze birakiyor sizi,kendinizle
herkes yarali bir yerinden
herkesin astrolojisinde
p a r a n o y a VE r e n g e y i g i ...
[...]
Mu.Mu.
B u n a s ı l -1- d e n g e b ö y l e ?
...Yoksa yoksa Bu dünya terazi mi ?
Her şeyin bir karşılığı Var gibi.
Yoksa yoksa Bu dünya terazi mi ?
Zamanlar birşeyleri Tartar gibi...
SIRMA KÖKSAL
T e r a z i 'n i n h ü z n ü...
Terazi'yi hep düzeltmek gerekir, çünkü kendi hakkında sık sık yanılır. Cervantes de, işte böyle bir Terazi olduğu için yeldeğirmenlerini değil, Don Kişot'u başkişi seçmişti
Scott Fitzgerald eylemin karakter olduğunu söylemişti ama bu durumu tam açıklamaz. Böyle söylenince kararlı bir şeyden sözettiği sanılıyor. Oysa Terazi'nin eylemi salınmadır, yani eylem değil harekettir. T.S. Elliott biraz daha geniş açıklamaya çalışmıştı "İnsan olduğumuza göre yaptığımız her şey ya iyi olacaktır ya da kötü. Bu durumda ister iyi şeyler yapalım ister kötü insanız işte, hem kötü de olsa birşeyler yapmak hiçbir şey yapmamaktan iyidir, böylece hiç değilse varoluruz." Ama bu da fazla karmaşıktır. Aslında şunu söylemek istiyordu: Terazi'yiz işte, durduğumuz yerde duramayız. Terazi durmaktan nefret eder, durmak ona huzura ermeyi değil ölümü çağrıştırır, ölüm ise en başedemeyeceği şeydir. Graham Greene maneviyatın, merakın kaybolmasıyla gelişen hüzünlü bir bilgelik olduğunu bu yüzden idda etmiştir. Terazi, merakını yitirince hüzünlenir. Hüzünlü bir burçtur zaten, Jacques A. Bertrand'ın yazdığı burç kitabı da bu adı taşır: Terazi'nin Hüznü ve Diğer Burçlar. Düzeltiyorum, Terazi'nin Hüzünlü Salınması ve Diğer Burçlar. Terazi'yi hep düzeltmek gerekir, çünkü kendi hakkında sık sık yanılır. Kendini samimiyetle Don Kişot sanan bir yeldeğirmenidir. Cervantes bir Terazi olduğu için yeldeğirmenlerini değil Don Kişot'u başkişi seçmişti.
Terazi'nin salınımı
Bir Terazi salınması ise şöyle birşeydir: Akşam yemeğe çıkmak mı? Sinemaya gitmek mi? Evde oturmak mı? Evde oturmak diyelim, pembe çoraplarını giyip televizyon mu seyretmek, siyah kazak giyip yemek mi yapmak? İkinci şıkkı kabul etmiş bir Terazi'yi yeni bir sorun bekliyordur, mavi dantelli don giyip salata mı doğramak, saçını topuz yapıp dolma mı sarmak? Terazi için hayat bitip tükenmez bir karar vermek gerekliliğidir. Sanmayın ki bu kararları vermeye çalışırken Terazi gerçekten ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyordur. Hayır, Terazi hayatın kendine sunduğu bunca seçenek ve fırsat arasından hangisini seçmesi gerektiğini, diğerlerini geri çevirirken hangi fırsatları kaçırmakta olduğunu -hüzünlenerek anlamaya çalışıyordur. Terazi fırsatçıdır, enerjisinin büyük çoğunluğunu doğru zamanda doğru yerde olmaya harcar. Davet edilmese de dahil olmanın bir yolunu bulur, dayatır. Gandhi zayıf bir adamın kazanın, güçlü ama şiddet kullanmayan bir adamın ise kararlılığın ürünü olduğunu söylerken buna yakın bir şeylerden sözediyordu. Nietzsche ise akıldışı olanın şeylerin varoluşuyla değil, oluş biçimiyle ilgili olduğunu söylerken, varolanları işine gelecek şekle sokmaya çalıştığından sözediyordu.
Terazi güzel ve şık şeylere düşkündür. Bazan bunu abartır. Daha doğrusu bazı Teraziler bunu abartır. Öylesine abartırlar ki, saraydan çırağ edilmiş herhangi bir hanımın hizmetinde bulunmuş büyük teyzesini size hanedan soyundan bir deli saraylı diye ballandıra ballandıra anlatabilir. Yalan söylemiyordur, kendinden şık bir tablo yaratmaya çalışıyordur. Bu uğurda Wilde'ın dediği gibi dehasını hayata, yeteneğini sanatına koyar ama bazan sınıf atlamak ve sosyeteye dahil olmak uğruna onca iyi kitaba rağmen güldürü objesine dönüşmüş bir Truman Capote olup çıkar. Diğer Teraziler de başka şeyleri abartır. Mesela projeleri. Sözgelimi İlhami Algör her dem yeni bir proje peşinde koşmayı öylesine abartır ki, üçüncü kitabı bir türlü okurlara ulaşamaz. Ona sorarsanız "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku"dur. Hoop, Müzeyyen Hanım duydunuz mu? Ama duymasanız da önemli değil, nasıl olsa İlhami Bey bu arada albayına başvurup "Albayım Beni Muazzez ile Evlendirsene" diye rica etmiştir bile. Eugene O'Neill insanların hayatının aynalarla kaplı bir yalnızlık hücresi olduğunu söylemişti. En azından Terazi'ninki böyledir, Terazi kendini sever, aynalarla barışıktır. Bunun için diğer burçlar genellikle kendi burçlarından olmayan birileriyle beraber olmayı tercih ederken TeraziTerazi çiftlemelerine sık rastlanır. En ünlü örneklerden biri Hannah ArendtMartin Heidegger çiftidir. Gerekirse birbirlerine ayna olurlar, daha da çok gözükürler. Zaten Terazi gözükmeyi de sever, ama açıkça söylemez, "istemem yan cebime koy" gibilerindendir hali. Katherine Mansfield önce bir yazar sonra bir kadın olduğunu söylerdi, yani doğrudan "yazarım" demezdi, kadın olduğunu da araya sıkıştırırdı. Zaten cinsellik de Terazi için önemli şeylerden biridir, Aragon işi iyice abartıp -o da bunu abartmıştı cinsel sapkınlıklar içinde bilimsel biçimde sistematize edilenin bir tek din olduğunu yazmıştı.
Ama bunlar gözünüzü korkutmasın, Terazi abartırken de, salınırken de pek zariftir. Mesela Leyla İpekçi en zarif yazarlarımızdan biridir. Ayrıca kim inkar edebilir Italo Calvino'nun metinlerinin zerafetini? Calvino, bir yazarın tüm yazdıklarının tek bir cümleye tamamlandığını savunurdu. Faulkner ise bizi mükemmellik düşlerimizde çuvalladığımız konusunda uyarmıştır. Bunu özellikle Terazilerin dikkate alması gerekir tabii, çünkü bu konuyu en çok kurcalayanlar onlardır. Ayrıca, çoğunlukla da herhangi birşeyde çuvalladıklarında bile o hafif mi hafif hallerinden vazgeçmezler. Böyledir işte Teraziler, ama Akrepler bizi ciddiyete de ve derinliğe de bol bol doyururlar.
Terazi yazarları
Italo Calvino/Katherine Mansfeld/Nietzche/Truman Capote/Cervantes/İlhami Algör/Leyla İpekçi/Martin Heidegger/Aragon
hassasruhlarterazisi
Gönderen Ey'lûl
27 Eylül 2008
E y l u l
Kadın gider
ve bunun şiir
olduğu söylenir
kadın gider
ve bir şair
doğar bundan
(Ben - hangi kadından
şair olduğumu bilirim)
"Yazın bittiği her yerde söylenir"se
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!
Haydar Ergülen
[X]"Ülkü Tamer 'Yaz Bitti' "
_
Gönderen Ey'lûl
26 Eylül 2008
KADİ(E)R GECESi
DUA
1993
Söz: Sezen Aksu
Müzik: Anonim
Ne hükümran kalır ne zulüm ne de kin
Öz değil dostlar öz değil bu biçim
Kulların kullara ettiğini
Etmiyor en zalim harın ateşi
Bugün dua ettim hepimiz için
Yüce Tanrı bizleri affetsin
Ne para ne pul ne iktidar ne de güç
Bu değil gerçek bu değil gerçek
Bu kavga bir hayırsız düş
Uyanır neslim uyanır elbet
Bugün dua ettim hepimiz için
Yüce Tanrı bizleri affetsin
Allah’ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle...
M Σ V L Α N Α
_
Gönderen Ey'lûl
25 Eylül 2008
21 Eylül 2008
AŞKTA ΛΛΣCAZ OYUΛLARA iTiRAZIΛΛ VAR
ΛΛ U R A T Ç Σ L i K
C Σ V A P S I Z
Gönderen Ey'lûl
17 Eylül 2008
11 Eylül 2008
LEARN TO BE LONELY
Child of the wilderness
Learn To Be Lonely
Phantom Of The Opera
Born into emptiness
Learn to be lonely
Learn to find your way in darkness
Who will be there for you
Comfort and care for you
Learn to be lonely
Learn to be your one companion
Never dreamed out in the world
There are arms to hold you?
You've always known
Your heart was on it's own
So laugh in your loneliness
Child of the wilderness
Learn to be lonely
Learn how to love life that is lived alone
Learn to be lonely
life can be lived
life can be loved
A l o n e.
_
Gönderen Ey'lûl
07 Eylül 2008
İLHAN BERK
... Selâm! Sonsuzların yorgun gönüllerine
Selâm: Güneşi içeren çocukların diyarından! ...
... Selâm! Sonsuzluklara, hasretli gönüllerden,
Selâm, güneşi, göğü yakanlar bahçesinde! ...
________________ güneşi yakanların selâmı
İHTİYARİNTİHARIRMAK
Kalıyordum artık ölümden konuşacaktık / Kalıyordu bir si-
yah bir 3.
Bir beyaza girdim.
(İşittim bir vadiye rüzgâr iniyordu / bir bedevi hisarlarını ateşe veriyordu / sen gökleri sağ elin yapıyordun
Ey Bayan F,
- ve kasabalarda ses yoktu
bir körfez ölümü büyütürdü) .
Sen geçiyordun, nalınlarında deniz suyu bir ormanın saçlarını
Uzatıyordun /
Gökyüzüne indim.
İlhan BERK
18Kasım1918Manisa-28Ağustos2008Bodrum
“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz. bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan ve bana bu yeryüzünü cehennem eden bu yazmak eyleminden kurtulduğum,mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”
İlhan Berk
_
Gönderen Ey'lûl
06 Eylül 2008
NiLGüN ' e ...
http://perikmaz.blogspot.com/2008/08/dergi-14.html
Cumhuriyet Dergi 14.10.2007
Nilgün Marmara 20 yıl önce, 13 Ekim'de gitmişti...
Dünyayla yaralı Zelda
Hayatına dair bütün ipuçları şiirinde saklıydı Nilgün Marmara'nın. Üstelik şiiri hakkında konuşmayı da sevmezdi. Ece Ayhan'a göre bu gerçek marjinallere dahil bir tutumdu. Cemal Süreya'ya göre "Dünyayla yaralı bir Zelda"ydı, Lale Müldür'e göre "Kalabalıklarda bir Slav düşesi". Erken çekip gitti...
Ayşe Sağlam
"peri çıkmazı" Sevgili Ayse'ye sevgilerimle...
---
http://zaferyal.kuzeyyildizi.com/blog/?p=335
Nilgün Marmara’nın en belirgin özelliği; Mülkiyet Duygusu’nun olmamasıdır. Kızıltoprak’taki evinde oturuyorlardı. Evlenecek. Ev kocasının. Salonun parkeleri bir milim inceltildi, yeniden cila yaptılar.
[...]
Ben bazen Tezer Özlü ile Nilgün Marmara’yı birbirine karıştırırım. Sahi, Nilgün Marmara ile Tezer Özlü yaşadı mı patron?!
Ece Ayhan
Öküz Dergisi, Sayı: 2000/2, s.2
"kuzey yildizi" Zafer Yalcinpinar'a saygilarimla...
_
Gönderen Ey'lûl